bize (de) bir auschwitz gerekti
biz de madımak'ı yaktık
yıl bin dokuz yüz doksan üç
aylardan temmuz
hava alabildiğine sıcak
havada acı
havada dehşet verici bir kalpsizlik
ve havada yoğun bir alçaklık vardı
sivas'ı yaktılar
insanların etinden kebap
terinden şarap yaptılar
sivas ateşten gömlek
sivas insansızlaştı
sivas boğuldu kendi sesiyle
ve geriye sıvası dökülmüş bir kent kaldı
tc
shp
dyp
harfler sessizlik içerisindeydi
harflerin önemi yoktu
ve hiçbir zaman olmadı
harfler mâsumdu
o harfleri birer tabanca kılıfı gibi kullananlar var
ve o kılıftan çıkan tabancayla vurdular pir sultan’ı
bir kez daha vurdular
hayâtlarında bir karıncayı bile incitmemiş
ve bir karınca gibi çalışkan olan insanlar
o kılıftan çıkan tabancayla vuruldular
oy madımak oylum oylum
geliyor selvi boylum
selvi boylum gelirse
şen olur benim gönlüm
ve polis
ve asker
ve cümbür cemâat devlet
kara kılıklı karanlık sakallı adamlara müdahale etmedi
kara kılıklı karanlık sakallı adamlar devlete benziyordu
seyirlik bir oyun
ve kurbanlık bir koyun gibi bakıldı madımak'a
allahuekber
oy madımak teke tüke sakalı
oy madımak evelik yemlik
oy madımak kuşkuşu yemlik
oy madımak
bir kara kılıklı karanlık sakallı çığlık attı
bütün kara kılıklı karanlık sakallılar çığlık atıp
ateş yaktılar
ve insan kanıyla beslenen yangında en ilkel dansları edip
salyalı ağızlarıyla haykırdılar
cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak
şeytan aziz şerefsiz vâli
aziz sivas sana mezâr olacak
kara kılıklı karanlık sakallı tek bir sesti
kara kılıklı karanlık sakallı tekbir getirdi
allahuekber
madımak pişer oldu
tencerem taşar oldu
günde yediğim şamarlar
bir iken beşer oldu
aushcwitz'deki gaz odalarına benziyordu madımak
gaz odaları insanların içini
madımak her yerini yakıyordu
ve pişiyordu insanlar büyük bir hızla
rütbeli bir subayın yanında iki çevik kuvvet vardı
madımak'a girdi rütbeli subay
yanındaki iki çevik kuvvetle
ve önce elektrikler
sonra umutlar kesildi
oy madımak teke tüke sakalı
oy madımak evelik yemlik
oy madımak kuşkuşu yemlik
oy madımak
biz buradan nasıl çıkacağız diye sordu yananlar
yangında ilk kurtarılacak rütbeli subaya
rütbeli subay döndü büyük bir hızla
ve hiç düşünmeden
çünkü düşünme alışkanlığı yoktu
gözlerinden ateş
topuklarından kıvılcım fışkırdı
subayın ağzından dökülen sözler birer mermiye benziyordu
nasıl girdiyseniz öyle çıkın orospu çocukları
ve subay geldiği gibi kaz adımlarıyla gitti
bitti bu iş burada ölüyoruz
bu iş burada bitti
madımak biçim de biçim
ölüyom senin de için
madımak toplar iken
başımdan düştü çitim
derken
on binin üzerinde kara kılıklı karanlık sakallı
madımak'ın etrafını sardı
kara kılıklı karanlık sakallılar iki arabayı ateşe verdiler
allahuekber
duman madımak'ı sardı en ince yerinden
burada yangın da çıkarırlar
kara kılıklı karanlık sakallılar yangın çıkardılar
önce perdeler tutuştu
sonra her şey
oy madımak teke tüke sakalı
oy madımak evelik yemlik
oy madımak kuşkuşu yemlik
oy madımak
yerleri halı kaplamışlardı
her yerde yatak yorgan
yangın bir alev topu gibi yukarı sıçradı
kara kılıklı karanlık sakallıların ağızlarında çığlıklar
allahuekber
kurtarın yanıyoruz
kimse bizi kurtarmadı
sesimiz havada donmuş bir kuş gibi
tavanda asılı kaldı
duman ateşe
cam kartona dönüştü
hilmi bulunmaz
iki temmuz iki bin dokuz
***
Not: Yukarıdaki şiirde bulunan yatık sözcükler bana ait değildir. Bir Sivas türküsü olan "Madımak Oylum Oylum"dan ve Derya Sazak'ın Milliyet gazetesindeki "İşte bizim Auschwitz’imiz" yazısından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder