21 Haziran 2010 Pazartesi

Ne konuşursan dilinle, o gelir kalemine...

Hilmi Bulunmaz
22 Haziran 2010


Ben, yirmi yaşıma dek İslamî kültürün şemsiyesi altında yaşadım. Arap kökenli biri olmam ve henüz beş yaşımdayken Kuran-ı Kerim'i hatmetmem, İslamî kültürün şemsiyesi altında yürümeme temel hazırladı. Şu anda tam elli beş yaşımda olmama karşın, belleğim bu denli güçlüyse, bunda İslamî kültürün de payı var.

İslamî kültür içerisinde yaşamak ne demektir? Bana göre, sadece kitaplarla sınırlı kalmayıp, bu kültürün gerektirdiği pratik görevleri de, hiç aksatmadan yerine getirmektir. "Tanrı", insan belleğinin zayıf olduğunu, insanın unutkan olduğunu varsaymış olacak ki, bu nedenle insanlara Namaz'ı zorunlu kılmış. Günde beş vakit, yani sık sık namaz kılmalı, "Tanrı"yı unutmamalı ki, içine düşme olasılığı bulunduğu günah kuyusundan kendini korusun.

Ben de, özellikle babamın büyük etkisiyle, uzun yıllar beş vakit namaz kıldım. Namaz kılmazsam, "Tanrı"yı ve hemen ardından da "günah"ı unutabileceğimi, böylelikle "yoldan sapacağımı" düşünüyordum. Namazlarımı da, "evde tek başına" kılmak yerine, işin ritüel boyutuna önem vererek cemaatle birlikte kılardım. Yapılan eylemin "dua okuyarak kıyam, rükû, sücut, kuut denilen beden durumlarını, kuralınca tekrarlayarak Tanrı'ya edilen ibadet" olduğunu bilmeyi yeterli görmeyerek, cemaatle birlikte hareket etmemin nedenlerinden biri de, camiden çıkarken, söylenen sözlerdi. Bunlardan biri de şuydu:

"Ne verirsen elinle, o gelir seninle!..."

***

Malumunuz, elinizde tuttuğunuz bu tiyatro dergisinde, yazı yazan biriyim. Ben, yazı yazarken, halkın aydınlanmasına özen gösteren biriyim. Kanıksanmış, hiçbir işlevi olmayan bir söylem geliştirmek bana göre değil.

Yukarıda anlattığım İslamî kültürün bir ögesi olan "ne verirsen elinle, o gelir seninle" mantığını, sosyalist sanat bağlamında düşünen biri olarak, bu yazının başlığını bir kez daha yinelemek istiyorum: Ne konuşursan dilinle, o gelir kalemine.

Ancak, Internet ortamındaki yazı yazmanın getirdiği yorgunluk nedeniyle bu sayı dergi yazısı yazamama durumuyla karşı karşıya kaldım. Bu durumun esas nedeni Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği'nin bana yönelik bir "komplo" kurma girişimiydi. Neyse ki, güçlü bir iradeye ve müthiş bir mücadele yeteneğine sahip olduğum için, OYÇED'in bu komplo girişimini hemen püskürttüm.

Peki, neydi bu komplo girişimi?

Şimdi, aşama aşama durumu anlatayım ki, sizin de gözünüzün önünde bir fotoğraf belirsin:

SÜRECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder